


NOT:
Sonuç: "Kır" kelimesi kalın ünlü içerdiği için Kaf (ق) ile yazılır,
Kef (ك) ile yazılmaz.



NOT:
Bu soruyu çözmek için Türkçedeki ünlülerin sınıflandırılmasını bilmek gerekir.
Soruda geçen "dilin geriye çekilmiş ya da ileri sürülmüş olması"
ifadesi, ünlülerin Kalın (Arka) veya İnce (Ön) olması durumunu anlatır.
-
Dilin ileri sürülmesiyle oluşan ünlüler (İnce/Ön Ünlüler): e, i, ö, ü
-
Dilin geriye çekilmesiyle oluşan ünlüler (Kalın/Arka Ünlüler): a, ı, o, u
Şıkları bu kurala göre inceleyelim:
-
A) öfke: "ö" ve "e" ünlüleri vardır. İkisi de ince (ön) ünlüdür.
-
B) alım: "a" ve "ı" ünlüleri vardır. İkisi de kalın (arka) ünlüdür.
-
C) ölüm: "ö" ve "ü" ünlüleri vardır. İkisi de ince (ön) ünlüdür.
-
D) elek: "e" ünlüleri vardır. İkisi de ince (ön) ünlüdür.
-
E) tünek: "ü" ve "e" ünlüleri vardır. İkisi de ince (ön) ünlüdür.
Sonuç: A, C, D ve E seçeneklerindeki kelimeler ince (ön) ünlülerden oluşurken;
B seçeneğindeki "alım" kelimesi kalın (arka) ünlülerden oluştuğu için
diğerlerinden farklıdır.

NOT:
Kural Şudur:
Arapça ve Farsça kökenli olup son hecesinde uzun ünlü bulunan kelimeler,
Türkçede tek başlarına kullanıldıklarında bu uzunluk kısalır
(Örneğin: Hāl yazılır, Hal okunur). Ancak bu kelimeler ünlüyle başlayan
bir ek aldıklarında, o gizli uzun ünlü telaffuzda tekrar ortaya çıkar (uzatılır).
-
Örnek: Zaman (kısa) -> Zama:nı (uzun okunur).



NOT:
Açıklaması:
Resimde yazan kelime استخوان şeklindedir.
-
Okunuşu: Ustuhvân (Türkçede genellikle
Ustuhan şeklinde telaffuz edilir).
-
Kökeni: Farsça.
-
Anlamı: Vücuttaki sert doku,
yani Kemik demektir.
Neden diğerleri değil?
Kelimenin sonundaki "hvan" (خوان) kısmı Farsçada
tek başına "sofra" anlamına gelir (E şıkkındaki çeldirici buradan gelir).
Ancak kelime bir bütün olarak (Ustuhvan) "kemik" demektir.

NOT:
Bu soru, Arapçadan dilimize geçen kelimelerin hece yapısıyla ilgilidir.
Türkçede hece sonunda çift ünsüz (yan yana iki sessiz harf) bulunması
zordur. Bu yüzden Arapçadaki "sessiz + sessiz" ile biten kelimeler
Türkçeye geçerken araya bir ünlü (sesli harf) alır.
Buna "ünlü türemesi" denir.
Şıkları orijinal (Arapça) halleriyle inceleyelim:
-
A) Lütuf: Kelimenin aslı Lutf'tur (لطف). Sonu "tf" ile biter.
Türkçede okunabilmesi için araya "u" girmiştir. (Lutf -> Lütuf)
-
B) Vakıf: Kelimenin aslı Vakf'tır (وقف). Sonu "kf" ile biter.
Türkçede okunabilmesi için araya "ı" girmiştir. (Vakf -> Vakıf)
-
D) Emir: Kelimenin aslı Emr'dir (أمر - Buyruk anlamında).
Sonu "mr" ile biter. Türkçede okunabilmesi için araya
"i" girmiştir. (Emr -> Emir)
-
E) Devir: Kelimenin aslı Devr'dir (دور). Sonu "vr" ile biter.
Türkçede okunabilmesi için araya "i" girmiştir. (Devr -> Devir)
Gelelim doğru cevaba:
-
C) Kerem: Kelimenin Arapça aslı Karam'dır (كَرَم).
Görüldüğü gibi orijinalinde "r" ve "m" harfleri arasında
zaten bir sesli harf (üstün/a sesi) vardır.
Yani kelime köken olarak "Kerm" değil, "Karam"dır.
Türkçeye geçerken sadece "a" sesleri "e"ye dönüşmüştür.
Araya fazladan bir ünlü girmemiş, orijinalindeki yapı
korunmuştur.

NOT:
Doğru Cevap: A) kırmızı
Bu sorunun cevabı kelimenin köküne ve aldığı eke dayanır.
İşte detaylı açıklaması:
-
Kelimenin Kökü: Kelimenin kökü La'l (لعل) kelimesidir.
"La'l", kırmızı renkte değerli bir taş (Lâl taşı / Yakut benzeri taş)
demektir.
-
Aldığı Ek: Kelimenin sonundaki -în (ين) eki Farsça bir ektir.
Eklendiği kelimeye "o maddeden yapılmış" veya
"o renkte olan" anlamı katar. (Örneğin: Zerr "Altın" demektir,
Zerrîn "Altın rengi/Sarı" demektir).
-
Sonuç: La'lîn (لعلين) kelimesi "Lâl taşı renginde olan"
yani "Kırmızı" anlamına gelir.
Neden D şıkkı değil?
D şıkkındaki "Lâl taşı" ifadesi, kelimenin kökü olan
**"La'l"**in anlamıdır. Ancak soru bizden kökü değil,
ek almış hali olan "La'lîn" kelimesinin anlamını istemektedir.
Bu kelime bir sıfattır ve rengi (kırmızıyı) belirtir.

NOT:
Kural Şudur:
Osmanlı Türkçesinde Ğ (Yumuşak G) ve G sesleri için kullanılan harfler,
kelimenin içindeki ünlülerin kalınlığına veya inceliğine göre değişir:
-
Gayın (غ) Harfi: Sadece kalın (arka) ünlülerle (a, ı, o, u) kullanılan
kelimelerde "Ğ" veya "G" sesini karşılar.
-
Kef / Gef (ك / گ) Harfi: İnce (ön) ünlülerle (e, i, ö, ü)
kullanılan kelimelerde "Ğ" veya "G" sesini karşılar.
Şıkları bu kurala göre inceleyelim:
-
A) dalgın: İçinde kalın "a" ve "ı" ünlüleri vardır.
"-gın" eki kalın olduğu için Gayın (غ) ile yazılır (دالغين).
-
B) yorgun: İçinde kalın "o" ve "u" ünlüleri vardır.
"-gun" eki kalın olduğu için Gayın (غ) ile yazılır (یورغون).
-
C) şıvgın: İçinde kalın "ı" ünlüsü vardır. Kalın olduğu için
Gayın (غ) ile yazılır (شیوغین).
-
E) damga: İçinde kalın "a" ünlüleri vardır.
Kalın olduğu için Gayın (غ) ile yazılır (طمغا).
-
D) eğri: Bu kelimede "e" ve "i" ünlüleri vardır.
Bunlar ince (ön) ünlülerdir. Osmanlı imlasında ince sıradaki
kelimelerde Gayın harfi asla kullanılmaz. Bunun yerine
Gef (گ) veya Kef (ك) kullanılır.
-
Yazımı: اگری şeklindedir.


NOT:
Doğru Cevap: D) sıvacı
Açıklaması:
Resimdeki kelime کچکر şeklinde yazılmıştır.
-
Kelimenin Okunuşu: Kelimenin harfleri Kef - Çim - Kef - Re'dir.
Bu kelime "Geçger" (veya Farsça telaffuzuyla Gech-ger) olarak
okunur.
-
Kelimenin Kökeni ve Anlamı:
-
Geç / Gach (کچ): Farsça kökenli bir kelime olup
"Alçı" veya "Sıva" anlamına gelir.
-
-ger / -ker (کر): Farsçada meslek yapanı bildiren bir ektir
(Türkçedeki -cı/-çi eki gibi). "Yapan, eden" anlamı katar.
-
Sonuç: Bu iki yapı birleştiğinde "Geç-ger" yani
"Alçı yapan / Sıva yapan" anlamı ortaya çıkar.
Günümüz Türkçesindeki karşılığı **"Sıvacı"**dır.
Neden diğerleri değil?
-
Diğer şıklardaki (kapıcı, boyacı, geçici, kazıcı)
kelimelerin hepsi ünlü harfle (i) biter ve Osmanlıcada
sonlarında Ye (ی) harfi olması gerekir.
-
Ancak sorudaki kelime Re (ر) harfi ile bitmektedir.
Bu ipucu bile bizi sonu "-ger" (yapan) ile biten bir yapıya götürür.

NOT:

NOT:
Doğru Cevap: D) باشك
İşte adım adım açıklaması:
-
İstenen Ek: Soru bizden "Baş" kelimesinin
Teklik 2. Kişi İyelik çekimini istiyor.
Bu, günümüz Türkçesinde "Senin başın" demektir.
-
Osmanlıca Kuralı (Nazal N / Sağır Kef):
Osmanlı Türkçesinde 2. tekil şahıs iyelik eki olan "-n" sesi
(senin gelmen, senin başın, senin gözün gibi), normal
"Nun (n)" harfiyle değil, Kef (ك) harfiyle yazılır.
Bu özel kullanıma "Sağır Kef" veya "Nef" denir.
Genizden gelen bir "n" sesidir.
-
Yazılış: "Baş" (باش) + "ın" (ك) = باشك
Diğer şıkların anlamları:
-
A) باشلر (Başlar): Çoğul eki almıştır (Baş-lar).
-
B) باشلق (Başlık): Yapım eki almıştır (Baş-lık).
-
C) باشم (Başım): 1. Tekil şahıs iyelik eki almıştır
(Benim başım). Mim harfi "m" sesini verir.
-
E) باشی (Başı): 3. Tekil şahıs iyelik eki almıştır
(Onun başı). Ye harfi "ı/i" sesini verir.
Sonuç olarak; "Senin başın" anlamına gelen ve
Sağır Kef ile biten D seçeneği doğrudur.


NOT:
Doğru Cevap: A) ş
Açıklaması:
Türkçenin ses özelliklerine göre; kökeni Türkçe olan kelimelerin
başında c, ğ, h, f, j, l, m, n, p, r, v, z ünsüzleri (sessiz harfleri)
genellikle bulunmaz.
Şıkları bu kurala göre inceleyelim:
-
B) n: Türkçe kelimeler "n" harfiyle başlamaz.
(İstisna: "Ne" soru zamiri ve ondan türeyen niçin,
nasıl, nerede kelimeleri hariç).
-
C) m: Türkçe kelimeler "m" harfiyle başlamaz.
(Mırıldanmak, melemek gibi yansıma sesler hariç.
Kelimelerin çoğu Arapça veya Farsça kökenlidir;
masa, mektup gibi).
-
D) z: Türkçe kelimeler "z" harfiyle başlamaz.
(Zengin, zor, zaman gibi kelimeler yabancı kökenlidir.
Yansıma sesler hariç).
-
E) r: Türkçe kelimeler kesinlikle "r" harfiyle başlamaz.
Bu yüzden Anadolu ağızlarında Recep'e "İrecep",
Radyo'ya "Iradyo" denir.
-
A) ş: "Ş" sesi Türkçe kelimelerin başında
serbestçe bulunabilir. Herhangi bir kısıtlaması yoktur.
-
Örnek: Şiş, şişman, şimdi, şöyle, şu, şaşmak.
Bu nedenle, istisnaya tabi olmadan kelime başında
bulunabilen harf Ş harfidir.


NOT:
Bu kelime CEMRE şeklinde okunur


NOT:

NOT:
Arapça kelimelerin kalıbını (veznini) bulmak için kelimenin kök harfleri
"F - ' - L" (Fe - Ayın - Lam) şablonuna oturtulur.
-
Kelimenin Kökü: "Karar" (قرار) kelimesinin kökü
"K-R-R" (Kaf - Ra - Ra) harfleridir.
-
Şablona Oturtma:
-
Kökün 1. harfi K (ق) -> F (ف) harfine denk gelir.
(Harekesi üstün olduğu için Fa olur).
-
Kökün 2. harfi R (ر) -> ' (ع) harfine denk gelir.
-
Kelimede ikinci harften sonra bir uzatma Elif'i vardır (ا).
Bu Elif kalıba da eklenir -> 'â olur.
-
Kökün 3. harfi R (ر) -> L (ل) harfine denk gelir.
-
Sonuç:
Harfleri birleştirdiğimizde: Fa + 'â + l = FA'ÂL (فعال) kalıbı
ortaya çıkar.
Benzer Örnekler:
-
Selâm (S-L-M) -> Fa'âl
-
Kelâm (K-L-M) -> Fa'âl
-
Zevâl (Z-V-L) -> Fa'âl
DİĞER SEÇENEKLERE ÖRNEK
A) fa'ûl (فَعُول) Kalıbı
Bu kalıp genellikle bir işi çok yapanı
(mübalağa) veya bir sıfatı belirtir.
-
Kabul (k-b-l) -> (Kabul etme)
-
Resul (r-s-l) -> (Elçi)
-
Cesur (c-s-r) -> (Cesaretli)
-
Melul (m-l-l) -> (Üzgün)
B) fu'âl (فُعَال) Kalıbı
İlk harfi ötreli (u sesi) okunur. Genellikle
hastalık isimleri veya sesler bu kalıpta gelir.
-
Sual (s-'-l) -> (Soru)
-
Zücam (z-k-m) -> (Nezle)
-
Duman (d-m-n) -> (Duman)
D) fa'îl (فَعِيل) Kalıbı
En yaygın kalıplardan biridir.
Genellikle sıfat (nitelik) bildirir.
-
Kerim (k-r-m) -> (Cömert)
-
Kebir (k-b-r) -> (Büyük)
-
Aziz ('-z-z) -> (Değerli)
-
Garib (g-r-b) -> (Yabancı, kimsesiz)
E) fi'âl (فِعَال) Kalıbı
İlk harfi esreli (i sesi) okunur.
Genellikle mastar veya çoğul kelimelerde görülür.
-
Kitab (k-t-b) -> (Kitap)
-
Nizam (n-z-m) -> (Düzen)
-
Diyar (d-y-r) -> (Memleketler)
-
Firar (f-r-r) -> (Kaçış




NOT:
Doğru Cevap: C) اوطه
Soruda kelimelerin hece sayılarına bakmamız isteniyor.
Tek tek inceleyelim:
-
A) بال (Bal): Tek hecelidir. (1 Hece)
-
B) اوق (Ok): Tek hecelidir. (1 Hece)
-
C) اوطه (Oda): O-da şeklinde okunur
ve iki hecelidir. (2 Hece)
-
D) ایل (İl): Tek hecelidir. (1 Hece)
-
E) ات (At): Tek hecelidir. (1 Hece)

NOT:
Bu sorunun cevabı, kelimelerin içinde bulunan
"okutucu harfler" (elif, vav, ye) ile sağlanan
uzun ünlülerin sayılmasıyla bulunur.
Osmanlı Türkçesi ve Farsça kökenli kelimelerde
uzun ünlüler şu harflerle gösterilir:
-
Elif (ا): Uzun "â"
-
Vav (و): Uzun "û"
-
Ye (ی): Uzun "î"
Şıkları tek tek inceleyelim:
-
A) بسی (Besî): "Çok" demektir. Sadece sonundaki
Ye (ی) harfi uzundur. (1 Uzun Ünlü)
-
B) ایران (Îrân): "İran" demektir.
-
Baştaki Elif-Ye (ایـ) harfleri "Î" sesini verir (Uzun İ).
-
Ortadaki Re-Elif (را) harfleri "râ" sesini verir (Uzun A).
-
Bu kelimede hem Î hem de  olmak üzere
2 tane uzun ünlü vardır.
-
C) ایزد (Îzed): "Tanrı" demektir. Sadece baştaki
"Î" uzundur. (1 Uzun Ünlü)
-
D) دیو (Dîv): "Dev" demektir. Sadece ortadaki
"î" uzundur. (1 Uzun Ünlü)
-
E) شور (Şûr): "Tuzlu/Gürültü" demektir. Sadece ortadaki
Vav (و) harfi "û" sesini uzatır. (1 Uzun Ünlü)
Sonuç: İçinde iki tane uzun ünlü bulunan kelime İran'dır.

NOT:
Sonuç: "Üftâde" kelimesi kök olarak "düşmek" fiilinden geldiği için
doğru cevap "düşkün" olan E seçeneğidir.

NOT:

NOT:

NOT:
-
A) خرد (Hı-red):
-
Okunuşu: Bu kelime "Akıl" anlamında kullanıldığında
"Hı-red" (veya Hırad) şeklinde okunur.
-
Hece Sayısı: Hı - red (2 Hece).
-
(Not: Bu kelime "küçük" anlamında "Hurd" diye de okunabilir
ama o zaman tek heceli olur. Şıklarda diğerlerinin hepsi tek
heceli olduğu için soru bizden iki heceli olan
"Hıred/Akıl" anlamını istemektedir.)
-
B) یخ (Yeh):
-
Anlamı: Buz (Farsça).
-
Okunuşu: Yeh.
-
Hece Sayısı: 1 Hece.
-
C) خوف (Havf):
-
Anlamı: Korku (Arapça).
-
Okunuşu: Havf.
-
Hece Sayısı: 1 Hece.
-
D) خر (Har):
-
Anlamı: Eşek (Farsça).
-
Okunuşu: Har.
-
Hece Sayısı: 1 Hece.
-
E) خوب (Hûb):
-
Anlamı: Güzel, iyi (Farsça).
-
Okunuşu: Hûb (Uzun u ile).
-
Hece Sayısı: 1 Hece.
Sonuç: B, C, D ve E seçenekleri tek heceliyken;
A seçeneğindeki "Hıred" kelimesi iki hecelidir.





NOT:

NOT:
Kelimenin Analizi:
Resimdeki kelime دستگاه (Dest-gâh)
şeklinde yazılmıştır.
-
Kelimenin Kökleri:
-
Dest (دست): Farsçada "El" demektir.
-
Gâh (گاه): Farsçada "Yer" bildiren bir ektir
(İkâmetgâh, ordugâh gibi).
-
Birleşimi ve Anlamı:
-
Dest-gâh: Kelime anlamı "El yeri" veya
"Elin çalıştığı yer, alet takımı" demektir.
-
Ses Değişimi: Bu kelime Türkçeye geçerken baştaki "D" sesi
sertleşerek "T"ye, "s" sesi ise yumuşayarak "z"ye dönüşmüştür.
-
Destgâh -> Tezgâh halini almıştır. (Üzerinde iş yapılan masa/yer).
Özet:
-
Destgâh = Tezgâh (Doğru Cevap)
-
Desterre = Testere
-
Deste = Deste

NOT:
-
A) دیلكی (Dilki/Tilki):
-
Harfler: Dal - Ye - Lam - Kef - Ye
-
Burada "i" sesleri Ye (ی) harfleriyle açıkça gösterilmiştir.
-
B) قولاق (Kulak):
-
Harfler: Kaf - Vav - Lam - Elif - Kaf
-
Burada "u" sesi Vav (و) ile, "a" sesi Elif (ا) ile açıkça
gösterilmiştir.
-
C) ارسلان (Arslan):
-
Harfler: Elif - Re - Sin - Lam - Elif - Nun
-
Burada "a" sesleri Elif (ا) harfleriyle açıkça
gösterilmiştir.
-
D) يتمش (Yetmiş):
-
Harfler: Ye (Y) - Te (T) - Mim (M) - Şın (Ş)
-
Kelimenin okunuşu **"Yetmiş"**tir.
-
Ancak yazıda sadece sessiz harfler (Y-T-M-Ş) vardır.
Aradaki "e" ve "i" ünlüleri için herhangi bir okutucu harf
(He veya Ye) kullanılmamıştır / gösterilmemiştir.
-
E) كوپری (Köprü):
-
Harfler: Kef - Vav - Pe - Re - Ye
-
Burada "ö" sesi Vav (و) ile, sondaki "ü" sesi
Ye (ی) ile açıkça gösterilmiştir.

NOT:
1. Grup: Aynı Anlama Gelenler (A, B, C, E)
Bu dört seçenek de Türkçedeki "Büyük Ünlü Uyumu"
kuralını ve bu kuralın dayandığı mekanizmayı anlatır.
-
A) Büyük ünlü uyumu: Kuralın resmî adıdır.
(Kalınla başlayan kalınla, inceyle başlayan inceyle devam eder).
-
B) Damak uyumu: Büyük ünlü uyumunun diğer adıdır.
Ünlülerin çıkış yeri damak (ön veya arka) olduğu için bu isim verilir.
-
E) Kalınlık-incelik uyumu: Büyük ünlü uyumunun dayandığı
temel prensiptir (a, ı, o, u -> Kalın / e, i, ö, ü -> İnce).
-
C) Dil benzeşmesi: Dilin ağız içindeki ileri (ince) veya geri (kalın)
hareketine dayandığı için bu uyuma bazen "dil uyumu" veya
"dil benzeşmesi" de denir.
2. Grup: Farklı Olan (D)
-
D) Dudak benzeşmesi: Bu terim, ünlülerin düz veya yuvarlak
olmasıyla ilgilidir. Dudakların aldığı şekle (yuvarlaklaşma) göre
belirlenir. Bu kural **"Küçük Ünlü Uyumu"**nun
(Düzlük-Yuvarlaklık Uyumu) temelidir.
Sonuç:
A, B, C ve E seçenekleri Büyük Ünlü Uyumu ile ilgiliyken;
D seçeneği Küçük Ünlü Uyumu ile ilgilidir.
Bu yüzden diğerlerinden farklıdır.

NOT:
Türkçe sözcüklerin başında c, ğ, l, m,N, r, z
sesleri yansıma dışında bulunmaz:
Doğru Cevap: E) ninni
Bu sorunun cevabı, Türkçenin ses özellikleri ve
kelime başı ünsüzleri kuralına dayanır.
Kural Şudur:
Kökeni Türkçe olan kelimelerin başında
c, ğ, l, m, n, r, z ünsüzleri (bazı istisnalar ve
yansıma sözcükler hariç) bulunmaz.
Şıkları inceleyelim:
-
A) b: (böcek) Türkçe kelimeler B harfiyle başlayabilir (Ben, baş, balık).
-
B) k: (kapak) Türkçe kelimeler K harfiyle başlayabilir (Kal, kara, kuş).
-
C) y: (yassı) Türkçe kelimeler Y harfiyle başlayabilir (Yol, yer, yurt).
-
D) s: (sallamak) Türkçe kelimeler S harfiyle başlayabilir (Su, sen, sarı).
-
E) n: (ninni) Kural olarak Türkçe kelimeler "N" harfiyle başlamaz.
Neden "Ninni" kelimesi var o zaman?
Türkçede "N" ile başlayan çok az sayıdaki kelime (Ne, niçin, nerede)
istisnadır. "Ninni" ve "Nene" gibi kelimeler ise çocuk dili (bebekleri
uyutmak için çıkarılan "n... n..." sesleri) kökenli olduğu için veya ses
yansıması olduğu için bu kuralın dışında kalır. Ancak dil bilgisi kuralları
sorulduğunda, N harfi Türkçe kelime başında bulunmayan
harfler kategorisindedir.

NOT:
Açıklaması:
Türkçe kökenli kelimeler kural olarak "z" harfiyle başlamaz.
"Z" ile başlayan kelimelerin çok büyük bir kısmı
(Zeytin, zaman, zengin, zor vb.) dilimize Arapça veya
Farsçadan geçmiştir.
Ancak bu kuralın önemli bir istisnası vardır: Yansıma Sözcükler.
Doğadaki seslerin taklit edilmesiyle oluşan kelimeler (yansıma sözcükler),
Türkçenin ses kurallarına uymak zorunda değildir.
-
C) Zonklamak: Ağrıyan bir yerin "zonk, zonk" diye atmasından
türetilmiş bir yansıma sözcüktür. Kökü "zonk" sesidir.
Bu yüzden Türkçe kabul edilir ve kuralın istisnasıdır.
(Benzer örnekler: Zırvalamak, zıplamak, zırıltı).
Diğer şıklar neden değil?
Çünkü onlar Türkçe değil, yabancı kökenli (alıntı) kelimelerdir.
Alıntı kelimeler zaten Türkçe kurallarına uymak zorunda değildir,
bu yüzden "istisna" sayılmazlar; doğrudan "yabancı" sayılırlar.
-
A) Zeytin: Arapça kökenlidir.
-
B) Zarûret: Arapça kökenlidir.
-
D) Zahmet: Arapça kökenlidir.
-
E) Zırh: Farsça kökenlidir.


NOT:
-
B) مهربان (Mihribân):
-
Kökeni: Farsça. "Mihr" (Sevgi, güneş) +
"-bân" (Koruyan, saklayan) eklerinden türemiştir.
-
Anlamı: Şefkatli, merhametli, güler yüzlü, seven,
muhabbetli kimse demektir.
(Musa Eroğlu'nun meşhur türküsündeki
"Mihriban" da buradan gelir).
Diğer Seçeneklerin Anlamları:
-
A) زحمناك (Zahmnâk):
-
Kökeni: Farsça. "Zahm" (Yara) + "-nâk" (Sahiplik eki).
-
Anlamı: Yaralı, dertli, incinmiş.
-
C) بزرگوار (Büzürgvâr):
-
Kökeni: Farsça. "Büzürg" (Büyük) + "-vâr" (Gibi/Sahip).
-
Anlamı: Büyük, ulu, yüce, saygıdeğer kişi.
-
D) شهريار (Şehriyâr):
-
Kökeni: Farsça. "Şehr" (Şehir/Ülke) + "-yâr" (Dost/Sahip).
-
Anlamı: Hükümdar, padişah, sultan.
(Bir şehrin veya ülkenin sahibi anlamında).
-
E) دستبرد (Dest-burd):
-
Kökeni: Farsça. "Dest" (El) + "Burd" (Götürmek/Kapmak).
-
Anlamı: Baskın, yağma, saldırı, el çabukluğu, hüner.





NOT:
-
E) نتیجه (Netîce):
-
Kelimenin tahlili: Nun (n) - Te (t) - Ye (î) - Cim (c) - He (e).
-
Burada "Te" harfinden sonra gelen "Ye" harfi, "y" ünsüzü
olarak değil, kendinden önceki harfi uzatan uzun "î" (Netî-ce)
olarak kullanılmıştır. Kurala tam olarak uyan örnek budur.
Diğer Seçeneklerin Analizi:
-
A) زیارت (Ziyâret):
-
Buradaki Ye (ی) harfi "i" sesini uzatmak için değil,
"y" ünsüzü olarak (Zi-yâ-ret) kullanılmıştır.
Kendisinden sonra Elif gelmiştir.
-
B) اصول (Usûl):
-
Bu kelimede Ye (ی) harfi hiç yoktur. Uzun ünlü olarak
Vav (و) kullanılmıştır (û sesi).
-
C) حكایه (Hikâye):
-
Buradaki Ye (ی) harfi uzun ünlü değil,
"y" ünsüzü olarak (Hika-ye) kullanılmıştır.
-
D) خیانت (Hıyânet):
-
A şıkkında olduğu gibi buradaki Ye (ی) harfi de
"y" ünsüzü olarak (Hı-yâ-net) kullanılmıştır.
Özet: Sadece "Netîce" kelimesinde Ye harfi bir okutucu
(uzun ünlü) işlevi görerek "Tî" sesini vermiştir

NOT:
Doğru Cevap: C) احمق (Ahmak)
Bu soruda Arapça kökenli kelimelerdeki "Uzun A" (Â)
sesini sağlayan Elif (ا) harfinin kullanımı sorulmuştur.
Osmanlıcada bir ünsüzden sonra gelen Elif harfi,
o ünsüzü uzatarak okutur.
Şıkları tek tek inceleyelim:
-
A) بلاغت (Belâgat):
-
Lam (ل) harfinden sonra Elif (ا) gelmiş ve
"Lâm-Elif" (لا) oluşmuştur.
-
Bu, "L" sesini uzatarak "Lâ" (Belâgat) şeklinde
okutur. (Uzun A vardır).
-
B) عارضه (Ârıza):
-
Kelimenin başında Ayin (ع) harfinden sonra Elif (ا) gelmiştir.
-
Bu, "A" sesini uzatarak "Â" (Ârıza) şeklinde okutur.
(Uzun A vardır).
-
C) احمق (Ahmak):
-
Harfleri: Elif - Ha - Mim - Kaf.
-
Bu kelimenin içinde kendinden önceki harfi uzatan bir
Elif (ا) yoktur.
-
Kelime "Ahmak" şeklinde, her iki hecesi de kısa okunur.
(Uzun A yoktur).
-
D) صداقت (Sadâkat):
-
Dal (د) harfinden sonra Elif (ا) gelmiştir (دا).
-
Bu, "D" sesini uzatarak "Dâ" (Sadâkat) şeklinde okutur.
(Uzun A vardır).
-
E) احكام (Ahkâm):
-
Kef (ك) harfinden sonra Elif (ا) gelmiştir (كا).
-
Bu, "K" sesini uzatarak "Kâm" (Ahkâm) şeklinde okutur.
(Uzun A vardır).
Sonuç: İçinde uzatma Elif'i bulunmayan ve kısa okunan kelime
**"Ahmak"**tır.

NOT:
Doğru Cevap: E) شیرین (Şîrîn)
Bu sorunun cevabı, Farsça kelimelerdeki ünlülerin
uzunluk ve kısalık (açıkça yazılıp yazılmama) durumuna dayanır.
Kavram Açıklaması:
Osmanlı Türkçesi öğretiminde "Ortalama İ" terimi, genellikle
Farsça kelimelerde bulunan, yazıda Ye (ی) harfiyle gösterilmeyen,
kısa okunan ve "i" ile "ı" arasında (bazen "e"ye çalan) bir ses değeri
taşıyan ünlüler için kullanılır (Esre ile gösterilen sesler).
Buna karşılık "Vav-ı Maruf" veya "Ye-i Maruf" (Bilinen Ye) ise uzun "î" sesidir
ve kelime içinde mutlaka Ye (ی) harfi ile yazılarak gösterilir.
Şıkları inceleyelim:
-
A) شكسته (Şikeste): "Kırık" demektir. Şın harfinden sonra yazılmayan
kısa bir "i" sesi vardır. (Ortalama i vardır).
-
B) كران (Kirân): "Kıyı, kenar" demektir. Kef harfinden sonra yazılmayan
kısa bir "i" sesi vardır. (Ortalama i vardır).
-
C) خرد (Hıred): "Akıl" demektir. Hı harfinden sonra yazılmayan
kısa bir "ı/i" sesi vardır. (Ortalama i vardır).
-
D) اشكنجه (İşkence): "Eziyet" demektir. Kelimenin içindeki ünlüler
kısadır ve "Ye" ile gösterilmemiştir. (Ortalama i vardır).
-
E) شیرین (Şîrîn): "Tatlı" veya özel isim olan Şirin demektir.
-
Yazılışı: Şın - Ye - Re - Ye - Nun.
-
Bu kelimede iki adet Ye (ی) harfi vardır ve
bunlar sesi uzatarak "Î" (Şî-rîn) şeklinde okutur.
-
Buradaki sesler "Ortalama i" (kısa i) değil,
"Uzun İ" (Ye-i Maruf) sesidir.
Sonuç: "Şîrîn" kelimesinde kısa/ortalama i değil,
tam ve uzun "î" sesi bulunduğu için cevap E seçeneğidir.


NOT:
-
C) خوان (Hân):
-
Okunuşu: Hân (Aradaki 'v' okunmaz).
-
Anlamı: Sofra, yemek tepsisi, yemek. (Doğru Cevap)
Diğer Seçeneklerin Anlamları:
-
A) خواجه (Hâce):
-
Okunuşu: Hâce (Günümüzde "Hoca" olarak kullanılır).
-
Anlamı: Efendi, sahip, usta, hoca.
-
B) خويش (Hîş):
-
Okunuşu: Hîş.
-
Anlamı: Kendi, öz; akraba, hısım.
-
D) خواب (Hâb):
-
Okunuşu: Hâb.
-
Anlamı: Uyku, rüya. (Örnek: Hâb-ı gaflet = Gaflet uykusu).
-
E) استخوان (Ustuhvân):
-
Okunuşu: Ustuhvân (veya Ustuhân).
-
Anlamı: Kemik. (Bu kelime önceki sorulardan
birinde de sorulmuştu).
Sonuç: "Sofra" anlamına gelen kelime C seçeneğidir.


NOT:
-
A) غ (Gayın): Bu harf, kalın ve boğazdan gelen bir "ğ/g" sesidir.
Çeviriyazıda g harfinin üzerine veya altına nokta konularak (ġ) gösterilir.
(Sorudaki "altı noktalı" ifadesi bazı basımlarda veya sistemlerdeki
farklılıktan kaynaklansa da, "noktalı g" ile kastedilen
harf kesinlikle Gayın'dır).
Diğer Seçeneklerin Çeviriyazı Karşılıkları:
-
B) ك (Kef): Çeviriyazıda k harfi ile gösterilir.
(Eğer "Gef" olarak okunursa düz g,
"Nef" olarak okunursa ñ ile gösterilir).
-
C) ن (Nun): Çeviriyazıda n harfi ile gösterilir.
-
D) ج (Cim): Çeviriyazıda c harfi ile gösterilir.
-
E) ش (Şın): Çeviriyazıda ş (veya altına nokta konulmuş
s / š) harfi ile gösterilir.
Özet: Transkripsiyon alfabesinde "G" harfinin noktalı versiyonu
Gayın (غ) harfini temsil eder.

NOT:
Doğru Cevap: B) صوك (Soñ / Son)
Bu sorunun cevabı, Osmanlı Türkçesindeki Sağır Kef (Nef / Nazal N)
harfinin çeviriyazı (transkripsiyon) karşılığını bilmeye dayanır.
Kural: Osmanlıcada "kef" (ك) harfi ile yazılan ancak genizden gelen
"n" (ng) sesiyle okunan harfe Sağır Kef denir. Akademik çeviriyazı
metinlerinde bu harf ñ sembolüyle gösterilir.
Seçenekleri inceleyelim:
-
B) صوك (Soñ):
-
Bu kelime günümüz Türkçesindeki "Son" kelimesidir.
-
Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıcada bu kelime genizden
gelen bir sesle "Soñ" şeklinde söylenirdi.
-
Yazımda sondaki harf "Kef"tir ancak "n" sesi verir.
Bu yüzden çeviriyazısı Soñ şeklindedir.
Diğer Seçeneklerin Analizi:
-
A) كمال (Kemâl): Arapça kökenlidir. Baştaki harf normal Kef'tir
ve "k" sesi verir. Çeviriyazısı: Kemāl.
-
C) كركين (Gergin): Türkçe kökenlidir. Sondaki harf Nun (ن) harfidir,
Kef değildir. Normal "n" sesi verir. Çeviriyazısı: Gergin.
-
D) اكلمه (Ekleme): Türkçe kökenlidir. Ortadaki harf normal Kef'tir
ve "k" sesi verir. Çeviriyazısı: Ekleme.
-
E) گفته (Güfte): Farsça kökenlidir. Baştaki harf Gef (گ) harfidir
(Osmanlıcada bazen keşidesiz yazılır) ve "g" sesi verir.
Çeviriyazısı: Gufte.
Sonuç: İçinde Sağır Kef (Nazal N) barındıran ve ñ ile yazılması
gereken tek kelime B seçeneğidir.

NOT:
Doğru Cevap: A) özlemek
Açıklaması:
Resimdeki kelime Osmanlı imlasıyla اوكسمك şeklinde yazılmıştır.
-
Okunuşu: Kelimenin harfleri Elif-Vav-Kef-Sin-Mim-Kef'tir.
Bu kelime "Öğsemek" veya "Öksemek" şeklinde okunur.
-
Anlamı ve Kökeni: Bu kelime Eski Anadolu Türkçesinde
kullanılan arkaik (eskimiş) bir fiildir.
-
Genellikle "Öksüz" kelimesiyle aynı kökten geldiği düşünülür.
-
-
-
Birinin eksikliğini hissetmek, onu aramak, hasret çekmek
ve özlemek anlamına gelir.
Diğer Seçeneklerin Açıklaması:
-
B) Yormak: Osmanlıcada يورمق (Yormak) şeklinde yazılır.
Anlamca bir bağı yoktur.
-
C) Kucaklamak: Osmanlıcada قوجاقلامق (Kucaklamak) şeklinde yazılır.
Anlamca bir bağı yoktur.
-
D) Karşılamak: Osmanlıcada قارشيلامق (Karşılamak) şeklinde yazılır.
Anlamca bir bağı yoktur.
-
E) Yıpratmak: Osmanlıcada ييپراتمق (Yıpratmak) şeklinde yazılır.
Anlamca bir bağı yoktur.
Sonuç: Eski metinlerde "öğsemek" fiili doğrudan günümüzdeki
"özlemek" fiilinin karşılığıdır.

NOT:
Doğru Cevap: D) يتمش (Yetmiş)
Bu sorunun cevabı, Osmanlı Türkçesi imlasında (yazım kurallarında)
kısa ünlülerin yazılmaması prensibine dayanır. Özellikle Türkçe
kelimelerde, kelime içindeki kısa "e" ve "i" sesleri çoğu zaman harf
olarak gösterilmez, sadece sessiz harfler yazılır.
Seçenekleri tek tek inceleyerek hangi sesin hangi harfle
gösterildiğine bakalım:
-
A) قولاق (Kulak):
-
Harfler: Kaf (Q) - Vav (U) - Lam (L) - Elif (A) - Kaf (K).
-
Burada "u" sesi Vav ile, "a" sesi Elif ile açıkça harf
olarak yazılmıştır.
-
B) دیلكی (Dilki / Tilki):
-
Harfler: Dal (D) - Ye (İ) - Lam (L) - Kef (K) - Ye (İ).
-
Burada her iki "i" sesi de Ye harfiyle gösterilmiştir.
-
C) ارسلان (Arslan):
-
Harfler: Elif (A) - Re (R) - Sin (S) - Lam (L) - Elif (A) - Nun (N).
-
Burada "a" sesleri Elif harfleriyle gösterilmiştir.
-
D) يتمش (Yetmiş):
-
Harfler: Ye (Y) - Te (T) - Mim (M) - Şın (Ş).
-
Kelime Y-T-M-Ş harflerinden oluşur.
-
Okunuşu "Yetmiş"tir ancak aradaki "e" ve "i" sesleri için
"He" veya "Ye" gibi herhangi bir okutucu harf kullanılmamıştır.
Bu ünlüler gizlidir.
-
E) كوپری (Köprü):
-
Harfler: Kef (K) - Vav (Ö) - Pe (P) - Re (R) - Ye (Ü).
-
Burada "ö" sesi Vav ile, "ü" sesi Ye ile gösterilmiştir.
Sonuç: D şıkkındaki "Yetmiş" kelimesinde ünlüler harf olarak yazılmamış,
sadece ünsüz harflerle kelime oluşturulmuştur.

NOT:
Doğru Cevap: C) آچدی (Açdı)
Bu sorunun cevabı Türkçedeki "Ünsüz Benzeşmesi"
(Sertleşme) kuralına dayanır.
Kural: Türkçede f, s, t, k, ç, ş, h, p (Fıstıkçı Şahap) harflerinden biriyle
biten bir kelimeye, "c, d, g" ile başlayan bir ek gelirse; bu ek sertleşerek
"ç, t, k"ye dönüşür. (Örnek: Aç-dı -> Aç-tı).
Osmanlıcada bu kural bazen yazıda gösterilir (Dal yerine Te yazılır),
bazen de gösterilmez (Ek olduğu gibi Dal ile yazılır, ama sert okunur).
Soru bizden uyulmayan örneği istiyor.
Seçeneklerin Analizi:
-
A) طرفتن (Taraftan):
-
Kelime "f" (sert) ile bitmiş. Ek Te (ت) harfi ile yazılarak
sertleşmeye uyulmuş. (Doğru: Taraftan).
-
B) باشتن (Baştan):
-
Kelime "ş" (sert) ile bitmiş. Ek Te (ت) harfi ile yazılarak
sertleşmeye uyulmuş. (Doğru: Baştan).
-
C) آچدی (Açdı):
-
Kelime: Aç ("ç" sert ünsüzdür).
-
Gelen Ek: Görüldüğü -dı eki Dal (د) harfi ile yazılmıştır.
-
Kurala uyulsaydı Te (ت) ile "Açtı" (آچتی) yazılması gerekirdi.
-
Burada sertleşme kuralı yazıda gösterilmemiş, ünsüz
uyumuna uyulmamıştır.
-
D) ایچتی (İçti):
-
Kelime "ç" (sert) ile bitmiş. Ek Te (ت) harfi ile yazılarak
sertleşmeye uyulmuş. (Doğru: İçti).
-
E) قاچتی (Kaçtı):
-
Kelime "ç" (sert) ile bitmiş. Ek Te (ت) harfi ile yazılarak
sertleşmeye uyulmuş. (Doğru: Kaçtı).
Sonuç: Diğer tüm şıklarda ekler sert ünsüzle (Te) başlarken,
C şıkkında ek yumuşak ünsüzle (Dal) başladığı için kurala uyulmamıştır.






NOT:
Doğru Cevap: B) جرأت (Cür'et)
Bu soruyu çözmek için "Medli Hece" (Uzatmalı Hece)
kavramını bilmek gerekir.
Medli Hece Nedir?
Osmanlı Türkçesi aruz vezninde, içinde uzun ünlü bulunan
ve bir sessiz harfle biten hecelere "Medli Hece" denir.
(Kısaca formülü: Uzun Ünlü + Ünsüz).
Bu heceler aruzda bir buçuk ses değerindedir.
Şıkları bu kurala göre analiz edelim:
-
A) حضور (Huzûr):
-
Hece yapısı: Hu - zûr.
-
"Zûr" hecesinde uzun û (Vav harfi ile) ve
sonunda r ünsüzü vardır.
-
(Uzun ünlü + Ünsüz) -> Medli hece vardır.
-
B) جرأت (Cür'et):
-
Hece yapısı: Cür - et.
-
Bu kelimede herhangi bir uzatma harfi (Elif, Vav, Ye) yoktur.
Heceler "kısa ünlü + ünsüz" şeklindedir
(Kapalı hecedir ama medli değildir).
-
Medli hece yoktur.
-
C) تبليغ (Teblîğ):
-
Hece yapısı: Teb - lîğ.
-
"Lîğ" hecesinde uzun î (Ye harfi ile) ve
sonunda ğ ünsüzü vardır.
-
(Uzun ünlü + Ünsüz) -> Medli hece vardır.
-
D) سليم (Selîm):
-
Hece yapısı: Se - lîm.
-
"Lîm" hecesinde uzun î (Ye harfi ile) ve sonunda
m ünsüzü vardır.
-
(Uzun ünlü + Ünsüz) -> Medli hece vardır.
-
E) طغيان (Tuğyân):
-
Hece yapısı: Tuğ - yân.
-
"Yân" hecesinde uzun â (Elif harfi ile) ve sonunda
n ünsüzü vardır.
-
(Uzun ünlü + Ünsüz) -> Medli hece vardır.
Sonuç: İçinde uzun ünlü barındırmadığı için medli hece
olmayan kelime Cür'et'tir.













NOT:



NOT:
Seçenekleri tek tek inceleyelim:
-
A) آليم (Alım):
-
Kök: Al- (mak) -> Fiil
-
Ek: -ım (Fiilden isim yapan ek)
-
Açıklama: "Almak" fiiline gelen "-ım" eki kelimeyi
isme dönüştürmüştür. (Örn: Alım-satım).
-
B) ياقى (Yakı):
-
Kök: Yak- (mak) -> Fiil
-
Ek: -ı (Fiilden isim yapan ek)
-
Açıklama: "Yakmak" fiiline gelen "-ı" eki kelimeyi
isme dönüştürmüştür (Vücuda yapıştırılan ilaçlı bez).
-
C) النده (Elinde):
-
Kök: El -> İsim
-
Ekler: -i (İyelik eki), -n (Kaynaştırma/Zamir n'si), -de (Bulunma hâli eki).
-
Açıklama: Bu kelimenin kökü zaten isimdir.
Eklenen ekler ise "çekim ekleri"dir (iyelik ve hâl eki).
Kelimenin yapısını değiştiren veya fiilden türeten bir yapım eki yoktur.
-
D) بسلمه (Besleme):
-
Kök: Besle- (mek) -> Fiil
-
Ek: -me (Fiilden isim yapan ek / İsim-fiil eki)
-
Açıklama: "Beslemek" fiiline gelen "-me" eki
kelimeyi isme dönüştürmüştür (Besleme, evlatlık/hizmetçi
anlamında isimleşmiştir).
-
E) يوزش (Yüzüş):
-
Kök: Yüz- (mek) -> Fiil
-
Ek: -üş (Fiilden isim yapan ek / İsim-fiil eki)
-
Açıklama: "Yüzmek" fiiline gelen "-üş" eki,
eylemin yapılış tarzını bildiren bir isme dönüşmüştür.
Sonuç:
A, B, D ve E seçeneklerinde fiil kökenli kelimeler ek alarak
isme dönüşmüştür. Ancak C seçeneğindeki "Elinde" kelimesinin
kökü zaten isimdir ve sadece çekim eki almıştır.

NOT:
Bu soru, Osmanlı Türkçesinde "Kef" harfinin Sağır Kef (Nef / Nazal N / ñ)
olarak kullanılıp kullanılmadığını ayırt etmenizi istemektedir.
Sağır Kef, genizden gelen "n" (ng) sesini verir.
Seçenekleri inceleyelim:
-
A) كوردكز (Gördüñüz): Kelime sonundaki "-ñiz/-ñüz" (siz) eki,
2. çoğul şahıs ekidir ve Osmanlıcada her zaman sağır kef ile
yazılır. (Burada vardır).
-
B) كيجه كز (Geceñiz): Kelime sonundaki "-ñiz" (sizin) eki,
2. çoğul iyelik ekidir ve sağır kef ile yazılır. (Burada vardır).
-
C) صوك (Soñ / Son): "Son" kelimesi, kök hâlinde sağır kef (nazal n)
barındıran kelimelere örnektir. (Burada vardır).
-
E) ياكلمق (Yañılmak / Yanılmak): Bu kelime "Yakılmak" (ateşle yakılmak)
değil, "Yanılmak" kelimesidir. "Yanılmak" kelimesinin kökündeki "n" sesi,
eski Türkçeden beri genizsi "ñ" sesidir ve Osmanlıcada sağır kef ile yazılır.
(Kelimenin "a" gibi kalın bir ünlüyle başlamasına rağmen Kaf (ق) yerine
Kef (ك) ile yazılması, bunun "k" değil "ñ" sesi olduğunu gösterir).
(Burada vardır).
-
D) كوردكندن (Gördüğünden): Kelimeyi tahlil edelim: Gör-dük-ü-n-den.
-
Buradaki "kef" harfi, "-dük" sıfat-fiil ekinin yumuşamış hâlidir ve
"ğ" (yumuşak g) sesini verir (Bu kullanıma "Gef" denir).
-
Kelimenin devamındaki "n" sesi ise yazıda açıkça
"Nun" (ن) harfi ile gösterilmiştir.
-
Dolayısıyla bu kelimedeki kef harfi, sağır kef (n) olarak değil,
gef (ğ) olarak kullanılmıştır.
Sonuç: Diğer seçeneklerdeki kef harfleri "n/ñ" (Sağır Kef) sesini karşılarken,
D seçeneğindeki kef harfi "ğ" (Gef) sesini karşılamaktadır.






NOT:
Seçeneklerin Açıklaması:
-
A) آلمق (Almak): Bu kelime Türkçe bir fiildir ("Almak").
Buradaki elif-i memdûde, kelimenin "a" sesiyle başladığını
belirtmek için imla kuralı gereği konulmuştur ancak ses kısadır.
Uzun okunmaz.
-
B) طالع (Tali'): Kelimenin başında veya içinde elif-i memdûde (آ) yoktur,
normal elif (ا) vardır. Bu yüzden aranan cevap olamaz.
-
C) والی (Vali): Kelimenin içinde normal elif (ا) kullanılmıştır.
Med işareti yoktur.
-
D) ماجرا (Macera): Kelimenin içinde ve sonunda normal elif (ا) vardır.
Med işareti yoktur.
-
E) آمر (Âmir): Bu kelime Arapça kökenlidir (emir veren anlamında).
Kelimenin başındaki elif-i memdûde burada uzun a (â) sesini karşılar.
Telaffuzu "Âmir" şeklindedir.
Bu nedenle, elif-i memdûde'nin uzun a sesini gösterdiği
tek seçenek E şıkkındaki "Âmir" kelimesidir.



NOT:
Seçenekleri tek tek inceleyelim:
-
A) تك (Tek): Kelime "Te - Kef" harfleriyle yazılmıştır.
Aradaki "e" sesi için bir harf kullanılmamıştır.
-
B) یدی (Yedi): Kelime "Ye - Dal - Ye" harfleriyle yazılmıştır.
Sondaki "i" sesi için "Ye" kullanılmış olsa da, ilk hecedeki
"e" sesi (Ye harfinden sonra) yazıda gösterilmemiştir.
-
C) بل (Bel): Kelime "Be - Lam" harfleriyle yazılmıştır.
Aradaki "e" sesi harfle gösterilmemiştir.
-
D) اللی (Elli): Kelime "Elif - Lam - Lam - Ye" şeklinde yazılmıştır.
-
Baştaki "E" sesi Elif (ا) harfi ile gösterilmiştir.
-
Sondaki "i" sesi Ye (ی) harfi ile gösterilmiştir.
-
Dolayısıyla kelimedeki her iki ünlü de harfle gösterilmiştir.
-
E) بوین (Boyun): Kelime "Be - Vav - Ye - Nun" şeklinde yazılmıştır.
İlk hecedeki "o" sesi Vav ile gösterilmiş ancak ikinci hecedeki
"u" sesi için (Ye ile Nun arasında) bir Vav daha olması gerekirken
kullanılmamıştır (Normalde Boyun kelimesi tam yazılışta
بویون şeklinde olur). Burada ikinci ünlü gösterilmemiştir.



NOT:
-
A) Başlamak: Kelimenin kökü "Baş" ismidir. "-la"
eki gelerek isimden fiil (baş-la-mak) yapmıştır.
-
B) Böğürmek: Kelimenin kökü yansıma bir ses olan
"Böğ" ismidir (veya böğür). "-ür" eki gelerek isimden
fiil (böğ-ür-mek) yapmıştır.
-
C) Geğirmek: Kelimenin kökü yansıma bir ses olan
"Geg" ismidir. "-ir" eki gelerek isimden fiil (geg-ir-mek -> geğirmek)
yapmıştır.
-
D) Uçurum: Kelimenin kökü "Uç-" fiilidir (uçmak).
Önce "-ur" ekiyle "uçurmak" (fiilden fiil) olmuş,
sonra "-um" ekiyle "uçurum" (fiilden isim) olmuştur.
Bu kelimede isimden fiil yapan bir ek yoktur;
aksine fiilden isim türemiştir.
-
E) Susamak: Kelimenin kökü "Su" ismidir.
"-sa" eki gelerek isimden fiil (su-sa-mak) yapmıştır.


NOT:
-
A) يمك (Yemek): Kelimenin başındaki Ye harfi
"Y" ünsüzü olarak okunur.
-
B) ایتام (Eytam): "Yetimler" anlamına gelen bu kelimede
Ye harfi, "Ey" hecesinde "Y" ünsüzü olarak okunur.
-
C) سودى (Sevdi): Kelime "Sev-" fiili ve "-di" geçmiş
zaman ekinin birleşimidir. Kelimenin sonundaki
Ye harfi burada "i" sesi veren ünlü (vokal) görevindedir.
(Okunuşu: Sevdi).
-
D) يورغون (Yorgun): Kelimenin başındaki
Ye harfi "Y" ünsüzü olarak okunur.
-
E) ياور (Yaver): Kelimenin başındaki
Ye harfi "Y" ünsüzü olarak okunur



NOT:
-
A) غايت (ğayet): Yanlıştır.
-
Kelimenin ilk harfi Gayın (غ) harfidir.
Çeviriyazı alfabesinde Gayın harfi genellikle
ġ (üzerinde nokta olan g) ile gösterilir.
-
Ayrıca kelime modern Türkçede "Gayet" olarak yazılır.
Buradaki çeviride hem "ğ" kullanımı hem de
harf karşılığı tartışmalıdır.
Standart transkripsiyonda ġāyet şeklinde olması beklenir.
-
B) كافر (kâfir): Doğrudur.
-
Kelimenin ilk harfi Kef (ك) harfidir.
Kef harfinin çeviriyazı karşılığı normal k harfidir.
-
Elif (ا) harfi uzatma görevi gördüğü için â şeklinde
şapkalı yazılmıştır.
-
Bu seçenek, harf karşılıkları ve
okunuş açısından doğrudur.
-
C) غازى (gazi): Yanlıştır.
-
Kelimenin başındaki harf Gayın (غ) harfidir.
-
Latin alfabesindeki normal g harfi,
Osmanlıcadaki Gef (گ) harfinin karşılığıdır.
Gayın harfi için ġ kullanılmalıydı (ġazi).
-
D) سومك (sevmeḳ): Yanlıştır.
-
Bu seçenek en net hatayı içerir.
Kelimenin sonundaki harf Kef (ك) harfidir.
-
Seçenekte verilen ḳ (altı noktalı k) harfi ise
Kaf (ق) harfinin karşılığıdır.
-
İnce ünlülü (e) bir kelime olduğu için Kef ile yazılmıştır,
bu yüzden normal "k" ile gösterilmeliydi (sevmek).
-
E) شمع (şem): Yanlıştır.


NOT:
Soruda geçen "Dudak benzeşmesi" terimi,
Türkçedeki Küçük Ünlü Uyumu
(düzlük-yuvarlaklık uyumu) ile ilgilidir.
Bu kurala göre, bir kelime yuvarlak bir ünlüyle (o, ö, u, ü)
başlıyorsa, sonraki hecelerdeki ünlüler de dudakların yuvarlaklaşması
etkisiyle ya yuvarlak-dar (u, ü) ya da düz-geniş (a, e) olmalıdır.
Ayrıca Türkçe kökenli kelimelerin
sadece ilk hecesinde "o" ve "ö" sesleri bulunabilir.
-
A) Baron: Dilimize Batı dillerinden (Fransızca) girmiş bir kelimedir.
Birinci hecesi düz (a), ikinci hecesi yuvarlaktır (o).
Ayrıca Türkçede ikinci hecede "o" sesi bulunmaz.
Bu durum dudak uyumuna/benzeşmesine aykırıdır,
yani bu kelimede dudak benzeşmesi (uyumu) yoktur.
-
B) Bozuk: İlk hecedeki "o" (yuvarlak) sesi, ikinci hecedeki
eki kendine benzeterek "u" (yuvarlak) yapmıştır.
Dudak benzeşmesi vardır.
-
C) Örgü: İlk hecedeki "ö" (yuvarlak) sesi,
ikinci hecedeki eki kendine benzeterek "ü" (yuvarlak) yapmıştır.
Dudak benzeşmesi vardır.
-
D) Elek: Düz ünlülerden oluşur (e-e). Düzlük kuralına uyar.
-
E) İplik: Düz ünlülerden oluşur (i-i). Düzlük kuralına uyar.



NOT:
-
A) Kiber: Bu kelime "büyüklük, yaşlılık" manasındadır.
Bir kalıp ismi değil, isimdir.
-
B) İstişâre: Bu kelime İstif'âl (Bab 10) kalıbındadır.
(Kökü: Ş-V-R). Başında "İst-" takısı vardır.
-
C) İnkâr: Bu kelime İf'âl (Bab 4) kalıbındadır.
(Kökü: N-K-R). Yapısı "İ-1-2-â-3" şeklindedir.
-
D) Isfirâr: Bu kelime "sararmak" (sarı olmak) anlamındadır.
Kökü S-F-R (Safr)'dır.
-
E) Semâ': Bu kelime "işitmek" veya "gök" anlamındadır.
"Fe'âl" veznindedir.

NOT:
Soruda "düzensiz hece" kavramı ile kastedilen durum;
Türkçenin hece yapısına uymayan, genellikle kelime başında
iki ünsüzün yan yana gelmesi (CCV) veya kelime sonunda
Türkçede bulunmayan ünsüz çiftlerinin bulunması durumudur.
"Türkçeleştirme" ise bu yapının araya sesli harf getirilerek
Türkçenin kurallarına uydurulmasıdır.
-
A) kadr: Arapça kökenlidir. Kelime sonundaki çift ünsüz (dr)
korunmuştur. Günümüz Türkçesinde "kader" olsa da,
seçenekteki yazım ("kadr") düzensiz yapının korunduğunu gösterir.
-
B) pırlanta: Bu kelimenin kökeni İtalyanca "brillante" kelimesidir.
-
Orijinalinde kelime başında "br-" çift ünsüzü vardır.
Türkçe kelimeler iki sessiz harfle başlamaz (bu bir düzensiz hecedir).
-
Türkçeye geçerken bu iki sessiz harfin arasına
"ı" ünlüsü getirilmiş ve "pır-lan-ta" şeklini almıştır.
-
Böylece kelime başındaki düzensiz yapı, araya ünlü
alınarak Türkçeleştirilmiştir.
-
C) zülf: Farsça kökenlidir. Kelime sonundaki çift ünsüz (lf)
olduğu gibi kalmıştır. (Halk ağzında "zülüf" olsa da
seçenekteki haliyle yapı bozulmamıştır).
-
D) kral: Sırpça/Slav kökenli (kralj) bir kelimedir.
Başındaki "kr-" çift ünsüzü Türkçeleştirilmeden (araya ı
konmadan) olduğu gibi kullanılmaktadır.
-
E) vasf: Arapça kökenlidir. Kelime sonundaki
çift ünsüz (sf) korunmuştur.

NOT:
-
A) قارون (Karun): Burada Rı harfinden sonra gelen vav,
kelimeyi "u" sesiyle uzatarak okutur. Görevi ünlüdür.
-
B) بيوك (Büyük): Ye harfinden sonra gelen vav, "ü" sesi verir.
Görevi ünlüdür.
-
C) ازدواج (İzdivaç): "Evlenme" anlamına gelen bu kelimede
vav harfi, kendinden sonra gelen Elif (a) sesiyle birleşerek
"va" hecesini oluşturur. Burada vav harfi doğrudan
"v" sesi verdiği için ünsüzdür.
-
D) ضرورت (Zaruret): Rı harfinden sonra gelen vav,
"u" sesiyle uzatma yapar (Zarûret). Görevi ünlüdür.
-
E) بيلوب (Bilüp / Bilip): Kelime sonundaki zarf-fiil ekinde
vav harfi "ü" sesi verir. Görevi ünlüdür.






NOT:
-
A) ديده (Dîde): "Göz" anlamına gelen Farsça bir kelimedir.
Sondaki He harfi "e" sesini verir. Görevi ünlüdür.
-
B) خسته (Haste / Hasta): Sondaki He harfi "e/a" sesini verir.
Görevi ünlüdür.
-
C) نقيضه (Nakîza): Arapça kökenli bu kelimenin sonundaki
He harfi (Tâ-i Merbûta) "a" sesini verir. Görevi ünlüdür.
-
D) تهمت (Töhmet): "Suçlama" anlamına gelen bu kelime
Arapça kökenlidir. Kelimenin ortasındaki He harfi, belirgin
bir "h" sesi (Töh-met) ile okunur. Burada bir ünlüyü temsil etmez,
kendisi bir sessiz harftir. Görevi ünsüzdür.
-
E) آلورسه (Alırsa): Türkçe şart eki olan "-sa/-se"nin sonundaki
He harfi "e" sesini verir. Görevi ünlüdür.

Bu sorunun doğru cevabı B seçeneğidir.
"Çift Dorukluluk" (veya çift tepeli hece), fonetik (ses bilgisi)
ile ilgili bir kavramdır. Bir hecenin sonundaki ünsüz grubunun
gürlük (sonorite) değerine göre sıralanışıyla ilgilidir.
Kural Şudur:
Türkçede bir hecenin sonunda iki ünsüz bulunacaksa,
ilk ünsüzün gürlük değeri (ses şiddeti/akıcılığı) ikinci ünsüzden
daha yüksek olmalıdır. Yani sıralama
"Akıcı Ünsüz + Patlayıcı/Daha az akıcı Ünsüz"
(Örn: -rk, -lt, -rp, -nç) şeklinde olmalıdır.
Bu durumda ses grafiği ünlüden sonra düzgün bir şekilde
alçalarak tek bir zirve (doruk) oluşturur.
Ancak Arapça veya Farsçadan geçen bazı kelimelerde
bu sıralama terstir (Patlayıcı + Akıcı). Bu durumda ses grafiği sonda
tekrar yükselir ve ikinci bir doruk oluşur.



NOT:
Soruda verilen "Gırbal" (غربال) kelimesi
Arapça kökenli olup "elek" anlamına gelmektedir.
Bu kelime Türkçeye geçerken ses değişikliğine uğramış
ve "Kalbur" şeklini almıştır.
-
A) قربور (Kurbur): Yazım ve telaffuz açısından "Kalbur"u karşılamaz.
-
B) كلبور (Kelbur): Kef (ك) harfi genellikle ince sesli harflerle (e, i) kullanılır.
"Kalbur" kalın sesli bir kelime olduğu için Kef ile değil Kaf (ق) ile yazılmalıdır.
-
C) غاربال (Garbal): Bu kelime orijinal "Gırbal" kelimesinin uzatmalı halidir,
Türkçe karşılığı değildir.
-
D) قلبور (Kalbur):
-
Kaf (ق): Kalın "Ka" sesi verir.
-
Lam (ل): "L" sesi verir.
-
Be (ب): "B" sesi verir.
-
Vav (و): "u" sesi veren okutucudur.
-
Re (ر): "r" sesi verir.
-
Birleşimi: Kalbur. Bu yazım, "Gırbal" kelimesinin
Türkçeleşmiş halinin doğru yazılışıdır.
-
E) غلبور (Galbur): Gayın (غ) harfi ile yazılmıştır.
Türkçedeki sertleşmiş "K" sesini (Kalbur) tam karşılamaz.








MÜTECESSİS:MERAKLI
MÜSTAKBEL:GELECEKTEKİ
NOT:
-
Serv, Mühr, Şehr: Bu seçenekler orijinal (düzensiz) halleriyle yazılmıştır.
Eğer Türkçeleştirilmiş halleri sorulsaydı
"Selvi", "Mühür", "Şehir" şeklinde yazılmaları gerekirdi.
-
Kontrat: Batı kökenli olup çift ünsüz yapısını korumaktadır.

NOT:
-
A) emr (أمر):
-
Bu kelimenin kökü bizzat E-M-R
(Elif/Hemze - Mim - Rı) harfleridir.
-
Kelimenin başındaki Elif, kökün birinci harfidir (aslîdir).
Sonradan eklenmiş bir harf değildir.
Bu yüzden burada Elif artık değildir.
-
B) inkâr (إنكار):
-
C) i'tibâr (اعتبار):
-
D) râsih (راسخ):
-
Kökü: R-S-H (Rasuha).
-
Kalıbı: Fâ'il (İsmi Fail).
-
Birinci harften sonra gelen "â" (elif) uzatması,
ismi fail yapmak için eklenmiş artık bir harftir.
-
E) inkıyâd (انقياد):

NOT:
-
A) یدی (Yedi):
-
B) آیاق (Ayak):
-
C) بل (Bel):
-
D) تك (Tek):
-
E) بوین (Boyun):
-
Yazılışı: Be - Vav - Ye - Nun.
-
İlk hecedeki "o" sesi Vav ile gösterilmiştir.
Ancak ikinci hecedeki "u" sesi (Ye ve Nun arasında)
yazıda gösterilmemiştir.
(Tam yazılışı Boyun için بویون olması beklenirdi,
burada eksik yazılmıştır).


NOT:
/p/, /b/, /t/, /d/, /k/, /ɡ/.



NOT:



NOT:
-
A) قلبور (Kalbur): Kelimenin Arapça aslı "Gırbâl" (غربال) olup,
Türkçeye geçerken ana harflerden "Gayın" (غ) harfi
"Kaf" (ق) harfine dönüşmüş ve yapısı değişmiştir.
-
B) سفره (Sofra): Kelimenin Arapça aslı "Sufra" (سفرة) şeklindedir
ve ana harfleri korunarak aynen yazılmıştır.
-
C) بایت (Bayat): Kelimenin Arapça aslı "Bâit" (بائت) olup, hemzenin
"ye" harfine dönüşmesi dışında ana yapıyı andırır (ancak A şıkkındaki
değişim kök harf değişimi olduğu için asıl cevap odur).
-
D) خلیفه (Halife): Kelimenin Arapça aslı "Halîfe" (خليفة) şeklindedir
ve ana harfleri korunarak aynen yazılmıştır.
-
E) اصول (Usul): Kelimenin Arapça aslı "Usûl" (أصول) şeklindedir ve
ana harfleri korunarak aynen yazılmıştır.



NOT:
-
A) ایپده (İpde): Kelime sert ünsüz (p) ile bitmesine rağmen ek "dal" (d)
harfiyle yazılarak ünsüz benzeşmesi kuralı yazıda gösterilmemiştir.
-
B) باقدی (Bakdı): Kelime sert ünsüz (k) ile bitmesine rağmen geçmiş zaman
eki "dal" (d) ile yazılarak uyum kuralına uyulmamıştır.
-
C) آچمقده (Açmakda): Kelime sert ünsüz (k) ile bitmesine rağmen bulunma
eki "dal" (d) ile korunduğu için yazıda uyum yoktur.
-
D) پاسدن (Pasdan): Kelime sert ünsüz (s) ile bitmesine rağmen ayrılma eki "dal"
(d) ile yazılarak ünsüz benzeşmesi uygulanmamıştır.
-
E) طوتقون (Tutkun): Kelime sert ünsüz (t) ile bittiği için, ekteki yumuşak
ünsüz sertleşerek "Kaf" (ق) harfiyle yazılmış ve ünsüz uyumu sağlanmıştır.

NOT:
-
A) طولایی (Dolayı): "Dola-mak" fiilinden türemiş zarf-fiildir.
-
B) اتی (Eti / Atı): Kelime kökü isimdir (Et veya At), bu yüzden
zarf-fiil (bağ-fiil) olamaz.
-
C) وارنجه (Varınca): "Var-" fiiline gelen "-ınca" zarf-fiil ekini almıştır.
-
D) دییه (Diye): "De-" fiiline gelen "-e" zarf-fiil ekini almıştır.
-
E) ویرسیه (Veresiye): "Ver-" fiiline gelen "-esiye" zarf-fiil ekini almıştır.

NOT:
-
A) fık: Kelimenin aslı "fıkh"tır. Sondaki çift ünsüzlü zor yapı
(CVCC), tek ünsüze düşürülerek veya ünlü türetilerek
Türkçe hece yapısına (CVC) uydurulmuştur.
-
B) şehr: Kelime çift ünsüzle bittiği için Türkçe hece yapısına aykırı
haliyle kalmıştır (Türkçeleşmiş hali: Şehir).
-
C) serv: Kelime çift ünsüzle bittiği için Türkçe hece yapısına aykırı
haliyle kalmıştır (Türkçeleşmiş hali: Selvi).
-
D) mühr: Kelime çift ünsüzle bittiği için Türkçe hece yapısına aykırı
haliyle kalmıştır (Türkçeleşmiş hali: Mühür).
-
E) kontrat: Batı kökenli bu kelime, sonundaki çift ünsüzlü yapıyı
korumuş, Türkçeleştirilmemiştir.


NOT:
-
A) سويسر (Seviser): Fiil çekim ekidir (Eski Anadolu
Türkçesi gelecek zamanı).
-
B) اوله لوم (Olalım): 1. çoğul şahıs istek eki (-alım) vardır.
-
C) توتیكز (Tutasız / Tutunuz): 2. çoğul şahıs eki vardır.
-
D) چاتدرمق (Çatdırmak): Buradaki "-dır", fiil yapan ettirgenlik
ekidir, ek fiil değildir.
-
E) اولوشدر (Oluştur): İsim soylu "oluş" kelimesine gelen "-dur" eki,
ek fiilin 3. tekil şahıs ekidir (Oluş-tur).

NOT:
-
A) استقلال (İstiklal): Kökü (K-L-L)'dir. "İstif'al" babındadır.
Elif, Sin, Te ve Elif olmak üzere toplam 4 katma harf vardır.
-
B) اندر (Ender): Kökü (N-D-R)'dir. Sadece baştaki
Elif katma harftir (1 harf).
-
C) تشكيل (Teşkil): Kökü (Ş-K-L)'dir. Te ve Ye olmak üzere
2 katma harf vardır.
-
D) حركت (Hareket): Kökü (H-R-K)'dir. Sadece sondaki
Te katma harftir (1 harf).
-
E) متفكر (Mütefekkir): Kökü (F-K-R)'dir. Mim ve
Te olmak üzere 2 katma harf vardır.

NOT:
-
A) Tasrifî dillerdendir: Doğrudur, kelimeler kök harflerin
çekimlenmesiyle (bükümlü yapı) türetilir.
-
B) Hind-Avrupa: Yanlıştır. Arapça, Hint-Avrupa değil,
Hami-Sami dil ailesine mensuptur.
-
C) Anlam çekirdeği: Doğrudur, kelime kökleri genellikle
üç sessiz harften (K-T-B gibi) oluşur.
-
D) Cins ayrımı: Doğrudur, kelimelerde müzekker (eril) ve
müennes (dişil) ayrımı vardır.
-
E) Din dilidir: Doğrudur, Kuran-ı Kerim'in dili olması
sebebiyle din dili özelliği taşır.

NOT:
-
A) اوكسمك (Öksemek): "Ökse" isminden türemiştir. (İsim -> Fiil)
-
B) بكورمك (Böğürmek): "Böğür" isminden türemiştir. (İsim -> Fiil)
-
C) كوكرمك (Göğermek): "Gök" (yeşil/mavi) isminden türemiştir. (İsim -> Fiil)
-
D) اوچورم (Uçurum): Kökü "Uç-" fiilidir. Kelime fiilden türemiştir, yapısında
isimden fiil yapan ek yoktur. (Fiil -> Fiil -> İsim)
-
E) صوسامق (Susamak): "Su" isminden türemiştir. (İsim -> Fiil)






NOT.
/b/, /c/, /d/, /g/, /ğ/, /j/, /l/, /m/, /n/, /r/, /v/, /y/, /z/

NOT:
-
A) ص (Sad): Arapçaya özgü, kalın "S" sesidir.
-
B) ث (Se): Arapçaya özgü, peltek "S" sesidir.
-
C) غ (Gayın): Sadece Arapçaya özgü değildir; Farsçada da vardır,
Türkçede de (Ğ sesi olarak) kullanılır.
-
D) ض (Dad): Arapçaya özgü, dile has özel bir sestir (Dad dili denir).
-
E) ظ (Zı): Arapçaya özgü, peltek ve kalın "Z" sesidir.




NOT:
-
A) کلنجه (Gelince): "Gel-" fiili "-ince" zarf-fiil ekini almıştır.
-
B) طولایی (Dolayı): "Dola-" fiili "-ı" zarf-fiil ekini almıştır.
-
C) دییه (Diye): "De-" fiili "-e" zarf-fiil ekini almıştır.
-
D) بابایه (Babaya): Kelime kökü "Baba" ismidir. Sondaki ek isme
gelen yönelme (yaklaşma) hal ekidir (-a), zarf-fiil eki değildir.
-
E) اسدکجه (Esdikçe): "Es-" fiili "-dikçe" zarf-fiil ekini almıştır.
|